Milli Mücadele ve Cumhuriyetin başlarında Bolu'yu temsil eden milletvekilleri, gerçekten zor bir dönemde büyük imtihan vermişlerdir. Bolu'daki parlamenter hayat, ilk anayasanın yürürlüğe girmesi ile başlamıştı. II. Sultan Abdülhamid ve V. Mehmed Reşad dönemlerinde, Kastamonu; Müstakil Mutasarrıflık sonrası da Bolu grubunu teşkil etmişlerdir. Milli Mücadele başlarında ise meclis mevcut olmadığı için Bolu'nun milletvekili yoktu. Fakat, Amasya'da, Mustafa Kemal Paşa - Salih Paşa görüşmelerinde, Meclis için seçimlerin yapılması ve Meclis'in açılması kararlaştırılmıştı.
Bu nedenle, Ali Rıza Paşa Hükümeti Dahiliye Nezareti kanalı ile Vilayet ve Mutasarrıflıklar'a gönderdiği emirde, meb'us seçimlerinin yapılmasını istemişti. İstanbul'daki Meclis-i Meb'usan-ı Osmani için Bolu'da da genel gözetim altında seçimler yapıldı (Aralık 1919). Ocak 1920'de adı geçen meclis de Bolu'yu temsil eden meb'uslar Tunalı Hilmi, Müfti Ahmed Tayyar, Nuhzade Mehmed Vasfi ve Yaver Cevad Abbas Bey'di. Tunalı Hilmi, inkılapçı görüşleri savunan ve İttihad ve Terakki döneminde, Karadeniz Ereğlisi kaymakamlığı yapmış kimse idi. Bolu'nun köklü ailelerinden "müfti" diye tanınan Ahmed Tayyar (Çulha), Milli Mücadeleye kalben inanmış, kongrelerin vatanın kurtuluşunda rol oynayacağı etkinliği önceden görebilmiş şahsiyetti.
Mehmed Vasfi Bey, Bolulu Nuhzadelerdendi. Cevad Abbas Bey ise M. Kemal Paşa'nın çevresinden subaydı. "Yaver" olarak şöhret kazanmıştı. Bilindiği üzere, Meclis-i Meb'usan-ı Osmani'nin uzun olmadı. İngilizler, İstanbul'u Mart 1920'de işgal ettiler. Bazı parlamenterler de çeşitli nedenlerle göz altına alınmaya başlandı. Bir kısmı da Malta'ya sürüldüler. Mustafa Kemal Paşa, İngilizlerin tutumunu önceleri sezdiği için rapor almış ve İstanbul'a gitmemişti. Başkent'deki elim durumu öğrendikten sonra, vilayet ve mutasarrıflıklara telgraf gönderdi. Yeni seçimlerin gerekliliğini vurguladı. Ankara'daki yeni meclisin adı Meclis-i Kebir-i Milli olacaktı. Ancak bu isim Türkçeleştirilerek, Büyük Millet Meclisi adını aldı. Bolu seçimlerinde, Nuhzade ile Ahmed Tayyar Bey yer almadılar. Yeni listede göze çarpan isimler; Abdullah Sabri, Abdülvahhab, Fuad, Mehmed Cevad, Mehmed Şükrü, Tunalı Hilmi, Nuri ve Yusuf İzzed Paşa idi. Abdülvahhab Bey, Ankara'ya gitmedi. Az sonra meydana gelen Ankara karşıtı grubun liderliğini yaptı. Yusuf İzzed Paşa, onun yerine Bolu milletvekili olarak seçildi.
Ancak o da, Yunan Cephesinde iken vefat etti. BMM, 23 Nisan 1920'de törenle açıldı. Bolu ve kazalarınca tebrik edildi. Dr. Fuad ve Derdli Gazetesi sahibi Şükrü Beyler Hüsrev Bey Hey'et-i Nasihasında oldukları için Meclis açılışında bulunamadılar. Tunalı Hilmi Bey ise İstanbul'dan Ankara'ya ulaşamamıştı. Bu durumda, Devrekli Abdullah Bey ile Düzceli Nuri (Aksu) BMM'nin kutsal çatısı altında olabilmenin zevkini yaşamışlardır. BMM'nin II. Dönemi 1923 - 1927 tarihlerini içermektedir. Yeni dönem için Bolu, BMM'de beş milletvekili tarafından temsil edildi. Bu milletvekilleri Cumhuriyetin de ilk siyasi temsilcileridir. Bunlar: Falih Rıfkı (Atay), Emin Cemal (Suda), M. Cevad Abbas (Gürer), Mehmed Vasfi (Nuhoğlu), Şükrü (Gülez) dir.
Tunalı Hilmi Bey, Zonguldak Milletvekilliğini tercih ettiği için Bolu listesinde görülmemektedir. Mutarekeden Cumhuriyete, oldukça güç şartlar altında görev de bulunan mutasarrıf ve vekilleri: Ali Haydar (Yuluğ), Osman Nuri, Nazım Bey, Halil Bey (Türkmen) ve Fahreddin Bey'dir. Nazım Bey vekil olup, asker kökenlidirler. Ali Haydar Bey, Mütareke sonrası Bolu'ya gelmiş ve görevine başlamıştır. Milli Mücadelenin başında, İzmit'teki meslektaşı Suad Bey gibi İstanbul yanlısı tutum içinde idi. Mide rahatsızlığı sebebi ile işleri oluruna bırakmıştı. Ancak, M. Kemal Paşa'nın sert tutumu ile ileri gelen Boluluların da Kuvay-ı Milliye yanında yer almaları sebebi ile politikasını değiştirdi. Damad Ferid Paşa ile temasın kesilmesinden sonra, Bolu ve Adapazarı yörelerindeki olaylar hakkında sürekli Hey'et-i Temsiliye Reisi M. Kemal Paşa'ya bilgi aktardı.
Seçimlerin emniyet içinde yapılmasına nezaret etti. Özellikle Düzce'deki emniyetin bozulması üzerine, Sıkı Yönetim ilanı ve mahkemenin çalışması için gayret gösterdi. Mart 1920'de Bolu'ya gelen Celaleddin Arif ve İsmet Bey grubunu kabul etti. Ankara'nın haklılığını ve milli çizgideki rolünü bir kere daha öğrenmiş oldu. Düzce'de gelişen aykırı görüşleri yakından takip etti. Adapazarı'nda başlayan ve kısa zamanda Düzce'yi de içine alan ayaklanma üzerine zor duruma düştü. 13 Nisan 1920'de, Ankara'ya karşı Düzce ayaklanıcılarının harekete geçtiğini telgraf ile öğrendi. Bir hata yaparak, Bolu Dağı'nda Düzceliler ile görüşmeye gitti. Bu nedenle asilerce göz altına alında. TBMM'nin açık ve gizli görüşmelerinde, esir edilişine kadar cereyan eden olaylar, onun kaleminden çıkmıştır. Düzceli Sefer, Abdülvahhab, Koç ve Maan Ali Beyleri yakından tanıdığı için, Sefer Bey'in konağında bekletildi. 27 Mayıs 1920'ye kadar tutukluluk hali devam etti. Çerkes Edhem tarafından kurtarıldı.
Ankara, Mutasarrıflığına son verdi ve başka yere atadı. Tabii, ayaklanma devam ettiği müddetçe, İstanbul da boş durmadı. Sivas'da iken adından bahsedilen ve M. Kemal Paşa'nın yakını biri tarafından kefil olunan Osman Nuri Bey, mutasarrıf olarak gönderildi. Osman Nuri, ilk iş olarak M. Kemalcileri yeren hatta bolşevik olduğunu bile ileri süren ithamlarla dolu mektupları, Bolu ve kazalarında dağıttırdı. Bu mutasarrıf bir ara cebhede de bulunmuş, Düzce grubu ve Binb. Hayri Bey'in "Hilafet Ordusu"nu teftiş etmişti. Osman Nuri Bey, Kuvay-ı Milliye hareketinin başarı ile sona ermesi üzerine, hayatını kurtarmak için, İstanbul'a kaçmıştır. Cumhuriyetin ilanı sırasında, 150'lilikler listesine alınmıştır. Halil Bey, Nazım Bey'in kısa vekaletinden sonra Bolu'ya geldi. İkinci Düzce Ayaklanması bu mutasarrıf zamanında meydana geldi.
Halil Bey, kendisi tarafından kaleme alınan hatıratında Bolu Sancağındaki teftişleri, asker - yönetici ilişkilerini ve ahalinin ne suretle kazanılacağını, en ayrıntılarına kadar anlatmaktadır. O da, 1921 yılı içinde, bir yıl hizmet gördükten sonra Bolu'dan ayrıldı. Fahreddin Bey, 1921 - 1923'de Bolu mutasarrıfıdır. Bolu için büyük kazanç olan mutasarrıf, cephelerde ki vaziyeti yakından takip etmiş, kendisine ulaşan haberleri, zamanında ahaliye basın yolu ile duyurmuştur. Boluların cephedekilere yardımı organize eden, Mehmetçiğe içecek tütün ve çorap, giyecek sağlayan tutumu ile göze çarpmıştır. Ayrıca, M. Kemal Paşa ile yakın görüşmeleri olmuş, Adapazarı yolculuğu sırasında Bolu'ya uğramasını can-ı gönülden istemiştir. Tel görüşmeleri, Türkoğlu Gazetesinin 1921 ve 1922 yıllarına ait nüshalarında bahis konusu edilmiştir. Mütareke sonrası ve Milli mücadele döneminde, Bolu'da basın hayatı da oldukça hareketlidir. En eski yayın organı "Bolu" gazetesidir.
Mütareke, İzmir'in İşgali, M. Kemal Paşa'nın Erzurum ve Sivas Kongreleri, Heyit-i Temsiliye Reisi olarak gönderdiği emirler, aydınlatıcı yazılar, Seçimler, Bolu'da Ankara'ya karşıt hareketlerin başlaması ve sonuçlanması, Ali Haydar, Halil ve Fahreddin Bey'in idaresindeki merkez ve kazalara ait haberler, Bolu sütunlarında yer almıştır. Geredeli Derdli'nin adı ile yayınlanan "Derdli" Gazetesi de, 16 Ağustos 1919'dan itibaren yayınlanmaya başlamıştır. Sahibi, İlyaszade Şükri Bey'di. Derdli, ilk nüshalarında şimşekleri üzerine çekti. Zira, Mustafa Kemal Paşa'yı ve Kongrecileri açıkça destekliyordu. Düzce'den, hakkında Hey'et-i Temsiliye'ye şikayet bile edilmişti. Mutasarrıflık Gazetenin Yayınını bir müddet tatil etti. Bolu hadiselerinin bittiği andan itibaren yine, 1920, 1921, 1922 ve 1923 yıllarında da yayını sürdürdü. Gazetenin bu nüshaları, Milli Mücadele için son derece önemli haberlerle doludur.
15 Ağustos 1921'de ilk sayısı yayınlanan Türkoğlu da Derdli gibi, samimi Ankara taraftarı yayın organıydı. Sorumlu Müdürü Abdiağazade Mehmed Abdi olan Türkoğlu, Gerçekte Akifbeyzade Midhat Akif Bey tarafından neşrediliyordu. Bolu ve Dertli gibi, Türkoğlu da, 1921, 1922 ve Cumhuriyetin ilk yılları için son derece önemli kaynaklardan olmaktadır. Milli Mücadelenin ve Kemalist hareketin ilk ciddi karşıtı da "Kürsi-i Millet" gazetesidir. Ekim 1919'a kadar yayını sürdürmüştür. Sahibi, Hürriyet ve İtilafçı Emekli Kaymakam Kadri isminde biri idi. Bolu'da, Mütareke sonrası, cemiyetleşme yoktu. İzmir'in işgali üzerine, Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti çalışmaları başlatıldı. Trakyalı imzası ile yazıları Derdli'de yayınlanan Dr. Fuad (Umay) ve vatansever arkadaşları, bu cemiyetin temellerini attılar. Bu cemiyet, hızla kazalarda da teşkil edildi. Düzce, Ereğli Akçaşehir, Bartın, Mudurnu ve Gerede'de de Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti, belirlenen esaslar dahilinde, Bolu'nun talimatı çerçevesinde faaliyette bulundu.
Hey'et-i Temsiliye ve sonra Ankara'daki BMM'nin çalışmalarında, Bolu Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti'nin de mühim katkıları olmuştur. Bolu ve kazalarındaki olumsuz hallerde bile cemiyet üzerine düşen görevi fazlası ile yerine getirmiştir. Derdli'nin 7 ve 14 Haziran 1920 nüshalarından öğrenildiğine göre, "Anadolu ve Rumeli Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti"nin yapısı şöyleydi: Üyeler : Belediye Reisi İlyaszade Hakkı Dava Vekili Ali Saib Hastahane Baş-Tabibi İrfan Şeyh Nurettin Efendi Sultani (Lise) Edebiyat Öğretmeni Şeref Leblebicizade Ahmed Efendi Tüccardan Kutucuzade İzzet Efendi Dava Vekili eşraftan Vehbi Eşraftan Rıfat Gazetenin bir başka haberinde ise şu yazıya rastlanıyor: "Bolu Müdafaa-i Hukuk Riyasetine İaşe Müdir-i Sabıkı Midhat Kemal Beyefendi intihab ve tayin kılınmıştır." Midhat Kemal de aydın, ayanlar devrinde Bolu'nun yazarı, herkesin saygı gösterdiği bir kimse idi.
İzmir'in Yunanlılarca işgali üzerine Bolu Basınında kamuoyunda, tepkiler ortaya çıktı. Redd-i İlhak Cemiyetinin paralelinde toplantılar düzenlenerek, Yunanlılar ve arkasındaki İtilaf Devletleri kınandı. Selim Sarıbay'ın da işaret ettiği gibi Mudurnu'da da tel'în mitingi düzenlendi ve 17/30 Mayıs 1919'da, İstanbul'daki Padişah Hazretlerine şu telgraf gönderilmiştir; "Devlete sadık uyruklarınız büyük sessizlik ile olayları izlemekte olduğu bu elemli günlerde Paris Barış Konferansınca, milli haklarımızı koruyucu kararlar bekler iken vatanımızın en kıymetli bir parçası olan İzmir ve çevresinin Yunan Hükümeti tarafından adaletle bağdaşması kabil olmayan ilhak mahiyetinde işgal gibi aksi sonuç vermesini görmekten derin bir heyecan içindeyiz. Tahtınızda sarsılmaz bir iman ile bağlı olan biz vatan evlatları hislerimizi bu uğurda her bir fedakarlığı yapmaya hazır olduğumuzu ifade ve arz ederiz.
Belediye Başkanı : Hakkı Müftü : Ahmet İdare Meclisinden :Hasan Kadri Salih İstanbul Hükümetinin aldığı garip kararlardan biri de tehcir konusu idi. Bu arada, başta Midhat Bey olmak üzere bazı kişiler, Bolu ve Düzce'deki Ermeni olaylarından sorumlu tutuldular. Dahiliye Nazırı Vekili adına Müsteşar imzalı bir yazıda, Ahmed Refik adında biri hakkında 9 Mayıs 1920 tarihli Komisyon-ı Mahsus kararında şunlar belirtiliyordu: "Tehcir suçundan dolayı Sıkı Yönetim Mahkemesince beş sene müddetle hapse mahkum edilen Bolu Asker Alma Dairesi Başkanlığı yazıcılarından Ahmet Refik Efendi'nin görevi sırasında ve yer değiştirme (tehcir) sıralarında Ermenilere iyi davranışı şi'ar edinmiş ve bir çok zavallıyı muntazır oldukları kötü sonuçtan kurtarmaya çalışmış olduğu anlaşılmıştır." Yazının bu bölümünde, Dahiliye Nazırı Vekili Müsteşarının ileri sürdüğü konular "tehcir", "kötü davranma" "masum Ermenilerin kurtarılması!" gibi hususlardan bahsedilmektedir.
İtilaf Devletleri kontrolü altındaki ve yanlı davranışları olan bir yönetimden başka bir hareket beklenemezdi. Ayrıca, tehcir/yer değiştirme, keyfi kararla alınmış değildi. Hükümetin çıkardığı kanun ile uygulama başlatılmıştı. Özellikle Doğu Anadolu'daki yer değiştirme işi, Bolu'daki gibi, Ermenilerin aleyhine değil lehine idi. Ermenilerin göç ettirilmesi sırasında keyfi davranışlar olmamıştır. Her yetkili gibi Ahmet Refik bey de, üstlerinden aldığı görevi hemen yerine getirmiştir. Nezaretin yazısının sonunda da şunlar ifade edilmektedir: "O, suçsuz olduğundan, iyi halinin görülmesinden, İngiltere Siyasi Temsilciliği nezdinde harekete geçilmesi gerekmektedir. Böyle bir izin için de makamınızın uygun görmesi lazımdır." Bolu, Mart 1920'de, yine karamsarlık havası içinde idi. İngilizler İstanbul'u işgal etmiş, bununla da kalmayarak, Meclis-i Meb'usan-ı Osmani'yi kapatmışlardı. M. Kemal Paşa'nın talimatı ile yeni meclis için seçimler yapılması Mutasarrıflıktan istendi.
Dr. Fuad, Devrekli Abdullah, İlyaszade Şükrü, yeni seçimde Bolu'yu Ankara'da temsil edeceklerdi. Biraz önce de Celaleddin Arif ve İsmet bey grubu, Adapazarı, Hendek ve Düzce yolu ile Bolu'ya ulaştılar. Celaleddin Arif, o sırada kapatılan meclisin başkanı idi. Padişahla yapılan görüşmeden sonra, Anadolu'ya geçmişti. Kafilede bulunanlar Şeyh Ata Efendi, Saffet Bey, Çerkes Reşid, Ali Fuad Paşa'nın babası İsmail Fazıl Paşa, İbrahim Süreyya Bey idiler. Mutasarrıflık, Belediye ve Sultani'yi ziyaretten sonra Celaleddin Arif Bey kafilesi Aladağlar yolu ile Eskişehir - Ankara demiryolu'na ulaşmışlar, trenle 3 Nisan 1920'de Ankara'ya varmışlardı. Düzce Kaymakamı, askeri yetkililer ile Ali Haydar Bey, 8 Nisan 1920'de, durumun iyice bozulduğunu Ankara'ya bildirdiler. Düzce'nin Köprübaşı Ömer Efendi köyünde toplanan asiler, Padişah Hükümet, Şeyhülislamlık makamının fetva ve fermanları ile, Ankara'ya cephe alarak, ilk iş olarak, Düzce'yi bastılar.
Küçük direnişler sonrasında kasabada hakimiyeti sağladılar. Ali Haydar Bey son bilgileri Ankara'ya aktardı. Bununla da yetinmeyerek, ayaklanma liderleri ile görüşmeye gitti. Bolu Dağı'nda tutuklanarak, Düzce de göz altına alındı. Sefer Bey kaymakam, diğerleri de kasaba yönetiminde çeşitli görevleri üstlendiler. M. Kemal Paşa, BMM'nin açılmasına yakın zamanda Düzce ve Bolu'nun kötü duruma düşmesine seyirci kalamazdı. Önce, öğüt yolunu denedi. Sonra, bazı askeri kuvvetleri Bolu üzerine gönderdi. Öğüt kurulu, Hüsrev Bey başkanlığında, Lazistan (Rize) Mebusu Osman Bey, Bolu mebusları İlyaszade Şükrü ve Dr. Fuad Beylerden meydana gelmişti. 18 - 20 kişilik kafile ile yola çıkıldı. Yabanabad ve Gerede civarındaki Danişmendler köyünde birer gece kalındı. Ertesi gün, Gerede dışında, Kör Ali'nin başkanlığındaki Gerede asilerince ele geçirildiler. Hüsrev Bey, hayatını, tesadüfen kurtardı. Gerede'de göz altında iken, Yarbay Mahmut Bey'in Hendek dışında Sarıbayırlarda şehit edildiğini öğrendiler.
Devrek'ten Bolu'ya sevk edilen 32. Kafkas Alayı da Bolu dışında hile ile etkisiz hale getirilmişti. Hüsrev ve Mahmut Beylerin durumu açılış hazırlıklarını tamamlamış olan BMM için şok tesiri yapmıştır. Az sonra, İzmit'ten Düzce'ye dönen asi lideri, kafilenin Düzce'ye naklini emretti. Hüsrev Bey ve arkadaşları Çağa, Çaydurt, Bolu, Boludağı yolu ile Düzce'ye götürüldüler. Yolda iken beyaz bayraklı ve iman yenilemesi yaptırılmış askerler, memleketlerine gidiyorlardı. Hüsrev Bey ve arkadaşları bir gün hapishanede, sonra karşısındaki Hürriyet ve İtilaf Partisi binasında göz altına alındılar. Erzurumlu Yzb. Avni Bey, Mehmet Bey'in 24. Tümen subayları da aynı yerde idiler. Bunlar, Düzce ve Hendek olaylarını Hüsrev Bey'e bildirdiler. Ayaklanma, kuru otlar gibi tutuşmuş halde hemen her yere yayılmıştı. Hendek, Adapazarı, Akyazı, Düzce, Bolu, Gerede, Mudurnu kontrol altına alınmış, Ankara ile haberleşme de kesilmişti.
Yabanabad, Nallıhan çizgisinde de Ankara'ya doğru yayılış yakındı. Marmaranın güneyinde de durum Anzavur yüzünden hiç de iyi değildi. İstanbul, Hilafet Ordusu adında milis gücü kurmuş, İzmit Mutasarrıfı İbrahim Hakkı ve arkadaşlarının idaresine bırakmıştı. Binb. Hayri de aynı görevle Düzce'ye geldi ve Abad Cephesine gitti. Anzavur, Balıkesir de, Çerkes Edhem kuvvetleri karşısında tutunamadı ve ağır bir darbe yedi. İşte bu sırada Ankara, O'nun ve Ali Fuad Paşa'nın, Adapazarı üzerine yürümesini emretti. Çolak İbrahim ve Eşref Çetesi, Göynük ve Mudurnu hattında, asileri durdurdu. Refet Paşa'nın da Mudurnu'ya gelmesi ile Abad Cephesinde çarpışmalar hızlandı. Milli kuvvetler, bu hatta Düzceli asi grubu durdurdu. Çilimlili Mehmed Ağa aracılığı ile gelişen bir olay da Düzce'de cereyan ediyordu. İzmit'ten dönen Sefer Bey, Hüsrev Bey ile görüşmeyi kabul etti. Gizli toplantı sonunda Ankara'nın haklılığı kabul edildi.
Bir gece gizlice Düzce'den ayrılan Sefer-Hüsrev, Abad Cephesinde, Refet ile görüşmeyi temin ettiler. Bulanık Sözleşmesi ile fiili isyana son verildi. Hüsrev Bey, Mudurnu'ya gitti ve Refet Paşa ile birlikte oldu. Sefer bir iki adamı ile Düzce'ye döndü. Bu sırada, Mudurnu ve Bolu harekatı da başlatıldı. Geyve'de, Adapazarı'nda milli kuvvetler denetimi ele aldılar. Ali Fuad Paşa, Adapazarı'nda kaldı. Çerkes Edhem, 27 Mayıs 1920'de Düzce'yi dört bir yandan sararak, kasabayı ele geçirdi. Ankara'nın kabul etmemesine rağmen, Sefer, Abdülvahhab, Koç Beyler, asılarak idam edildiler. Bolu'dan da yakalanan bir çok kimse, bu arada eski mebus Abdülvahhab da idam edildi. 30 Mayıs 2 Haziran 1920 harekatı ile Bolu ve Gerede de asilerden temizlendi.
Ali Fuad Paşa, genel af ilan etti. Nazım Bey Bolu'da, mutasarrıf vekilliğine ve komutanlığına getirildi. Bolu ahalisi, Nazım Beyin ve az sonra gelen yeni mutasarrıfın idaresinden memnundu. Müretteb Tümen teşkilinde gönüllüler hemen Nazım Beyin komuta altında birleşti. 19 Temmuz - 23 Eylül 1920'de, tedip hareketi devam ettirildi. Nazım Bey, Sarı Edip Efe, Halil Bey, sonunda duruma hakim oldular. Bursa ve İzmit'i ele geçiren Yunanlılar da yeni bir Bithynia yaratmanın hayali peşinde idiler. Yerli Rum ve Ermenilerle işbirliği yapan Yunanlılar, Kuvay-ı Milliye ile Sakarya boylarında küçük çapta mücadeleler yaptılar. Bolu, Düzce ve Hendek'deki kumanda merkezlerinden idare edilen kuvvetlerimiz Yunan çarpışmalarında, zafer kazandılar.
Böylece, muhtemel bir Yunan işgali Düzce ve Bolu'da yaşanmadı. Bolu, Sakarya Meydan Savaşı, Kütahya mücadelesi ve Afyonkarahisar dolaylarındaki ölüm kalım savaşlarına insanca yardımlarda bulundu. Manevi olarak da ordumuzun zaferi için camilerde içten dualarda bulundular. Derdli, Bolu ve özellikle Türkoğlu gazetelerinde ordumuzu destekleyen yazılar yer aldı. 9 Eylül 1922'de, "İlk Hedefiniz Akdeniz'dir İleri" komutunu sonuçlandıran ordumuz, İzmir'e girdi ve hükümet konağına şanlı bayrağımızı çekti. İzmir'e giren kahramanlar arasında Bolulular da vardı.
Nalbant Ahmed Usta, ne gibi zorluklarla Afyon - İzmir yürüyüşünü gerçekleştirdiğini, o günleri yaşarcasına anlatmaktaydı. Alaşehir, Salihli, Turgutlu, Nif ve Manisa'daki insanlık dışı vahşetleri de görmüş, Yunan'ın gaddarlığını elemli bir dille ifade ederek, bizlere aktarmıştır. Büyük Zafer sonrası, Mudanya Mütarekesi imzalandı. Lozan'da, İtilaf Devletleri ve TBMM'si arasında çetin müzakereler yapıldı. 1923'de, 29 Ekimde, Cumhuriyet ilen edildi. Bolu, bu yeni yönetim şekli ile tanıştı. Biraz önce gerçekleştirilen seçimlerle BMM'ne, temsilcilerini gönderdi. Cumhuriyet'le, Bolu'da yeni bir devir başlıyordu.
|