Bolu ve İlçeleri Kültür Web Tanıtım Sitesi
  Bolu Çevresinde Savaşlar
 

BOLU ÇEVRESİNDE SAVAŞLAR

(1323-1461)

Konur Alp, Prusias'ın ele geçirilmesi ile görevlendirildi. 1323'de, Akyazı'yı üs yaparak, kılıcını Bolu'ya doğru saldı. İlk ele geçirilen kale, Hypios/Melen Çayı kenarındaki Prusias idi. Burası ve Düzce Ovasının beylik sınırları içine katılmasından sonra Bizanslılarla, Uzunca-Bel çarpışması yapıldı. İki gün ve gece karşılıklı birbirini gözetleyen kuvvetler, ertesi gün Konur Alp'in önünden çekildi. Bu zafer üzerine Konur Alp, tekrar Düz Pazar'a geldi. Düzce'den sonra Mudurnu akını yapıldı. 

Konur Alp, daha sonra Bolu'yu da geçmiş ve Eflagan ile Hızır Bey'in yardımı ile beylik sınırlarını daha doğuya genişletmişti. Orhan Gazi'nin oğlu İzmit fethinden sonra Göynük ve Mudurnu'yu tamamen kendine bağladı. Yöredeki hrıstiyanlar, Osmanlı hakimiyetini özellikle Süleyman Paşa'nın adaletini canı gönülden karşıladılar. Bolu gün geçtikçe tam bir Osmanlı şehri halini aldı. Görünüşü ile Bursa'yı, Yenişehir'i, İznik'i andırıyordu. Yıldırım Bayezid, Mudurnu, Bolu, Gerede ve Çağa'da cami, hamam inşa ettirdi. 

1393'de, Mudurnu, Bolu ve Çağa yolu ile Safranbolu önlerine kadar ilerledi ve Candarlıları mağlup etti. İstanbul da kuşatılmak istendi. Bunun için Karadeniz ve boğazdaki yerler ele geçirildi. Niğbolu tehlikesi üzerine barış yapılarak kuşatma kaldırıldı. İmparator ile yapılan sözleşmede, Taraklı ve Göynüklüler, Bizans'ın başkentine götürüldü ve cami etrafında iskan edildiler. Ancak, Timur istilası sebebi ile bu Bolulu Türkler, sur haricine çıkarıldı ve Tekirdağ taraflarında iskan edildiler. 1402'de Ankara Meydan Savaşı, Timur'un galibiyeti ile sonuçlandı. Yıldırım Bayezid esir düştü ve bir müddet sonra da öldü. Taht kavgaları yüzünden Fetret Devri yaşandı. 

Candarlıların bu esnadaki temsilcisi İsfendiyarlılar ile siyasi ilişkiler de kopma noktasına geldi. Göynük, Taraklı ve İznik, Bursa Timurlu kuvvetleri tarafından istila edildi. Çelebi Mehmed, Gerede ve Mudurnu taraflarında dolaştı. Kardeşlerden Süleyman Çelebi de Göynük'de Bey Kavağı'nda, gelişen olayları takip etti. Sonunda Çelebi Mehmed, Osmanlı Beyliğinin başına geçti. Kara Devlet Şahın öldürülmesi üzerine İsfendiyar Bey, Bolu tarafına kadar ilerledi. Osmanlı ve İsfendiyarlı kuvvetleri, Gerede ile Çağa arasında savaştı. Çelebi Mehmed, ezici bir galibiyet kazandı. Şükrullah'a göre, "Akçadan, maldan, attan, katırdan ve özge nesnelerden ele geçirmişti." II. Murad da, İsfendiyarlılarla mücadeleyi sürdürdü. 

Safranbolu'nun kuşatılması üzerine Osmanlı Ordusu, kalenin imdadına koştu. İsfendiyar Bey bir kere daha mağlup edildi (1421). II. Murad'ın Bolu Sancak Beyi; Halil Paşa'nın kardeşi Mahmud Çelebi idi. Sultanın emri ile Rumeli'deki sefere katılmış (1443) ve İzladı'da tuzağa düşürülerek esir edilmişti. Kara elbiseler giyinen hanımı, II. Murad'ın huzuruna çıkmış ve kurtarılmasını rica etmişti. Fatih Sultan Mehmed, 1453'de İstanbul'u feth etti. Böylece bir çağ kapanmış ve bir çağ açılmıştır. Bolu bundan sonra başkent olarak Edirne'yi değil İstanbul'u görecektir. 

Fatih Sultan Mehmed zamanında, İsfendiyarlıların siyaseti yakından takip edildi. 1459/1460'da Amasra seferine karar verildi ve Bolu yolu kullanıldı. Bolu Sancağında, XX. yy mülki teşkilatı göz önüne alınırsa, en son ele geçirilen yer Karadeniz kıyısındaki Amasra'dır. Fatih Sultan Mehmed'in bu tarihi seferi, İbn Kemal tarafından aşağıdaki gibi anlaşılması zor gayet ağır cümlelerle anlatılmaktadır: Sâyık-ı takdir-i ilâhiyle sefer-i sabıkda sipâhi yorgun ve zebûn olmamağın "uluvv-i himmet-i padişahinün tahrîki, sultân-ı kişver-sitânun ol yıl da bir diyâr fethine dahi ikdâmına bâ'is oldı. Anadolu geçesinde Karadeniz yalısında Amasra nam bir hisarı ki içinde müstakil valisi vardı, ol havalide gemiyle haramîsi gezüb kimi bulursa alurdı, almağa ihtimam hâdîs oldı.

Beyt-i Türki Li-Müellifihi

Cihancûluk işi sevmez sükûnı İşin sevse kişi sevmez sükûnı Mezkûr ma'murede sakin olan küffârun gerçi bir mikdâr cizye-i maktu'ası vardı, hazine-i 'amireye Sal-be-Sal bi-imhal u ihmal vasıl olurdı; ammâ Tekvurı îllik sûretinde yâğîlik maddesi üzerine ısrar etmişdi, hâramiliğinden ve taracından yıllık haracı bir günde hasıl olurdı. 

Bir nice def'a nakz-ı 'ahd u peymani cinayetleri sadır ve rafzı akd-u amanı müşhir hıyânetleri zâhir olub dergâh-ı asumân-iştibaha 'arz olmuşdı; ol sebebden mezkûr-bed-girdârı ortadan ref 'idüb etbâ 'u eşyâ'ınun şerr u şûrın ol kenârdan def'itmek padişah-ı saltanat-penahun zimmet-i himmetinde farz olmuşdı. Ammâ meskeni hısn-ı hasin ve pirameni sûr-ı üstüvâr olmağın, içeri îline günine girecek rehgüzârları düşvâr olmağın bir mikdâr çeri göndermekle dâmen-i fethi ele girmezdi; hazret-i sahipkıran leşker-i giran-ı bi-keranla kendü bi'z-zat akdam-ı ikdam üzerine turub varmağa gayri kişverlerdeki mühimmat 'ayık olub rûzgâr hempâlık itmez ve zaman el virmezdi.

Nazm-ı Türki Li-Müellifihi

Anun fethine şah etdikçe hemm Çıkardı bir iş dahi andan ehemm Ehemm olana sarf olub ihtimam Kalurdı mühim iken ol nâ-tâmâm. Bu kerre ki eyyâm-ı ferruh-encâm müsa'id olub mezkûr Sal-i ferhunde-falün hengam-ı seferinde vüs'at bulundı, ateş gibi yürüdüği yeri kurudan leşker-i ab-şitab ve bad-heybet yaşdan ve kurudan harekete gelsün deyü emr olundı. Bir mikdar leşker-i cerrarla Mahmud Paşa gemileri tonadub deryadan getdi; sayir ümerây-i rezm-arayla şehriyar-i kişver-küşay karadan 'azm etdi. 

Mübaret demde Üsküdar'a geçüb devlet-i rûz-efzunla birkaç gün göçüp vardı, Akyazı'ya kondı; sevad-ı mevkib-i meymûnla ol hamûn-ı hümayûn, yüzi yaziyle karalanmış sahifeye döndi. Hızırbeğ-ili dimekle ma'ruf gayet su'ubetle mevsûf nahiyetün tağlarına ki kenârında tavar ayağı dirmezdi, ol serhaddi görenün sedd-i İskender gözüne girmezdi, leşker-i ye'cüc-hurûc 'urûc etdiler; Mengen didikleri mekandan ki derbendleri ğula yol virmezdi, çengelistanına ok ursan girmezdi, içi ab-ı hayata menba 'olan zulamata mecma'dı, İskender-i Hızır-kadrün ikdâmiyle geçdiler getdiler. Çün leşker-i zafer-rehberün yolı vardı. Bolı serhaddine irdi ve muhayyem-i mükerrem ol tarafdağı diyâra şeref ve i'tibar virdi, İsfendiyar oğlı İsma'il beğ, ol şir-i nahcirgir kendüyi şikar etmeğe kasd etdi sanub Kastamoni'den çıktı, Sinab'a girdi.

Şir-i nahcircûy u pür-kînin Alsa bûyını âhûy-i miskîn Meskenin terk ider kararı gider Külhan olur gözine gülşen-i Çin. Sonra 'azm-i sâhibkırâni Amasra cânibine idüğine cezm idicek sürûr etdi, vafir pişkeşler hazır idüp asıtan asuman-nişana gönderdi ve yerinde huzur etdi. Amasra Tekvurı çün şehriyar-ı düşmen-şikârun kendü diyârına varacağın ve hisarınun üzerine düşeceğin işitdi; Mahmud Paşa dahi cüyuş-ı ab-çuş ve ateş-huruş ile deryadan vardı, mezkûr kal'ayı dayire-i teshire çeküp muhasara tedbirin itdi, bildi ki hisarı ihtiyariyle virmezse zarb-ı destle burc-u barusın yıkup serkeş bedenlerini pest iderler; dâmân-ı âmâna yapışmazsa girîbânı çengâl-ı cidale düşer ve seng-i ceng ü harble câm-ı nâm ü nengin şikest iderler; naçar re'y-i serkeşliği elden koyub pişvay-i 'akl-ı rehnümaya uyub tali'a-i fethün yanınca şehriyâr-ı nusret-şi'ar ve zafer-rehbere vafir pişkeşler ve ağır beleklerle karşı gelip istikbal etdi; ikliminün kilidi olan kal'anun miftahın 'abid-i sultan-ı cihana teslim idüb kendü ümmid ü bîmle du-nim olub geldi getdi. Merasim-i ta'zimi takdîm etdiğiçün ol gumrahun günahı afv olub hüsam-ı intikamdan halâs buldı; mezkûr hisârun iskelesinün mahsûl-ı mevfûrı hass olub nevâhisindeki diyâr Bolı Sancağı'na zam oldı. Şehriyâr-ı kâmkâr ol ruba'ı ve buka'ı dahi erba'a yılında feth etdi, ol sefer-i zafer eserden dahi mansur ve mesrûr geldi, dârü'l-mülkine getdi.

 
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol